İnanılmazdı. Bazı kitaplar vardır bilir misiniz, basit bir öykü ya da masal gibi okursunuz ve içerdiği manayı anlamanız için defalarca okumanız gerekir. Küçük Prens gibi, Hayvan Çiftliği gibi. Dönüşüm de bu kitaplardan biriydi. Bir insanın hamam böceğine dönüşme hikayesi. Bu kadar basitçe anlatabilirsiniz, içindeki asıl anlatılmak isteneni göremezseniz.
Kitabın sonuna eklenen Kafka'nın mektupları çok etkileyiciydi. Belki o kısmı okumasaydım kitabın ne anlatmak istediğini de tam çözemezdim. Daha iyi anlamak için daha sonra tekrar okumayı düşünüyorum. Çeviri de mükemmeldi. Kafka'nın alışılmadık üslubu gerçekten ilgi çekici. Daha önce Şato kitabını okumuştum ve çok karmaşık gelmişti. Bu kitap da aksine, okuması çok kolay fakat içerdiği anlam ve vermek istediği mesaj çok derin. Herkes okumalı. Hepimiz defalarca okumalıyız. Analiz ederek okunmalı.
"...yazarak bir deneyim kazanmıyor insan, olsa olsa mutluluk nedir, sezer gibi oluyor." (Franz Kafka)
8 Mayıs 2020 Cuma
5 Mayıs 2020 Salı
Henüz 17 Yaşında
Mayıs ayının ilk kitabını bitirdim! Mayıs ayına bu güzel türk edebiyatı klasiklerinden bir eserle başlamak gerçekten çok güzel oldu. Bu kitabı 17 yaşına girdiğim için kendime doğum günü hediyesi olarak almıştım ve gerçekten çok beğendim. Kitapta 17 yaşında, fuhşa zorlanmış Kalyopi isminde bir karakterin içinde bulunduğu hayattan Ahmet Efendi sayesinde kurtulma hikayesi anlatılıyor. Çirkin tabirlerle anılan bu kadınların aslında nasıl zorluklarla bu işe mecbur bırakıldıklarını gözler önüne seriyor. Empati ve merhamet duygularımızı harekete geçiren bu eser beni fazlasıyla etkiledi. Kitabın dili son derece sadeleştirilmiş ve anlaşılmaz hiçbir tarafı yok. Bence mutlaka okumalısınız. Beğeneceksiniz..
"Dünyada en ciddi mutluluk varsa o da insanın gerçekten mesut olduğunu kendi kendisine inandırabilmesinden ibarettir. Buna iç huzur derler ki o da ümitlerin kuvvet derecesi kadar kuvvetli olabilir." (Henüz 17 Yaşında)
"Dünyada en ciddi mutluluk varsa o da insanın gerçekten mesut olduğunu kendi kendisine inandırabilmesinden ibarettir. Buna iç huzur derler ki o da ümitlerin kuvvet derecesi kadar kuvvetli olabilir." (Henüz 17 Yaşında)
28 Nisan 2020 Salı
Haşlanmış Harikalar Diyarı Ve Dünyanın Sonu
Selam!
Yine, mükemmel bir yazarı keşfetme anıma tanıklık ediyorsunuz. Haruki Murakami. Bence çoğunuz onu biliyorsunuzdur. Bu kitabı babama bir öğrencisi öğretmenler günü hediyesi olarak vermiş zamanında. Merak ettim bir başliyim dedim. Sürükledi ve içine çekti beni.
Kitabı okumaya başladığımda ilk fark ettiğim şey, betimlemelerin mükemmelliğiydi. Kitap bir asansörde başlıyor ve asansör öyle güzel tasvir edilmiş ki kendinizi orda hissediyorsunuz. Bu cidden muazzam bir şey.
Beni şaşırtan ikinci şeyse, kitabın türünü bir türlü çözememekti. En başta fantastik bir eser olduğunu düşündüm, kitabın ortalarına kadar da böyle düşünüyordum. Daha sonra işin içine bilim kurgunun girdiğini fark ettim. O da yetmezmiş gibi psikoloji de kitapta sıkça yer alınca kitabın tam olarak ne romanı olduğunu çözemedim. Bu bilinmezlik de aslında kitabı daha çok okumaya teşvik eden bir unsurdu.
Şaşırdığım bir diğer şeyse, karakterlerin hiçbirinin isminin olmaması. Eğer isimleri olsaydı Japonca olacaktı ve muhtemelen akılda tutmak zor olurdu. Burda sıfatlarıyla anlatılması bence müthiş bir yöntem. Favori karakterim midesi genleşen kütüphane görevlisi kız.
Kitapta bilinçaltına da fazlaca değiniliyordu, psikanaliz ve psikodinamikle yakından ilgilenen biri olarak bu da beni fazlasıyla cezbetti.
Bazı detayların gereksiz vurgulandığı durumlar vardı, bu sanırım kitapta bulup bulabileceğim tek olumsuz özellikti.
Bence herkes okumalı. Hemen kitaptan bir alıntıyla bitiriyorum. Unutmayın, kitaplar haklıdır. Haruki çok daha haklı:
"Herkes dolu dolu, huzur içinde yaşıyor. Neden sence? Bunun tek sebebi yüreğin olmaması." (Gölge)
Yine, mükemmel bir yazarı keşfetme anıma tanıklık ediyorsunuz. Haruki Murakami. Bence çoğunuz onu biliyorsunuzdur. Bu kitabı babama bir öğrencisi öğretmenler günü hediyesi olarak vermiş zamanında. Merak ettim bir başliyim dedim. Sürükledi ve içine çekti beni.
Kitabı okumaya başladığımda ilk fark ettiğim şey, betimlemelerin mükemmelliğiydi. Kitap bir asansörde başlıyor ve asansör öyle güzel tasvir edilmiş ki kendinizi orda hissediyorsunuz. Bu cidden muazzam bir şey.
Beni şaşırtan ikinci şeyse, kitabın türünü bir türlü çözememekti. En başta fantastik bir eser olduğunu düşündüm, kitabın ortalarına kadar da böyle düşünüyordum. Daha sonra işin içine bilim kurgunun girdiğini fark ettim. O da yetmezmiş gibi psikoloji de kitapta sıkça yer alınca kitabın tam olarak ne romanı olduğunu çözemedim. Bu bilinmezlik de aslında kitabı daha çok okumaya teşvik eden bir unsurdu.
Şaşırdığım bir diğer şeyse, karakterlerin hiçbirinin isminin olmaması. Eğer isimleri olsaydı Japonca olacaktı ve muhtemelen akılda tutmak zor olurdu. Burda sıfatlarıyla anlatılması bence müthiş bir yöntem. Favori karakterim midesi genleşen kütüphane görevlisi kız.
Kitapta bilinçaltına da fazlaca değiniliyordu, psikanaliz ve psikodinamikle yakından ilgilenen biri olarak bu da beni fazlasıyla cezbetti.
Bazı detayların gereksiz vurgulandığı durumlar vardı, bu sanırım kitapta bulup bulabileceğim tek olumsuz özellikti.
Bence herkes okumalı. Hemen kitaptan bir alıntıyla bitiriyorum. Unutmayın, kitaplar haklıdır. Haruki çok daha haklı:
"Herkes dolu dolu, huzur içinde yaşıyor. Neden sence? Bunun tek sebebi yüreğin olmaması." (Gölge)
16 Nisan 2020 Perşembe
Outliers (Çizginin Dışındakiler)
Herkese merhabalaaar!
Yine kısa bir kitap yorumu olacak, sizi sıkmayacağım. Bu kitabı, Başak Kablan'ın videosunda önermesi üzerine almıştım. Kitabı almama gerek yokmuş, çünkü Başak Kablan videosunda kitaptan çıkarabileceğimiz her şeyi zaten anlatmış. Yani videodan bağımsız olarak kitaptan ayrıca şunu anladım diyemiyorum. O yüzden siz bence videoyu izleyin, yine ilginizi çekerse kitabı da alırsınız.
Video bu. İzlerseniz yorum olarak bu blogdan geldiğinizi yazarsanız sevinirim. Gelelim kitabın içeriğine. Sadece zeki ve çalışkan olduğu için başarılı sandığımız insanların aslında hayatlarında daha farklı fırsatların olduğunu ve başarılı olmalarında bu etkenlerin fazlasıyla önemli olduğunu anlatmak istiyor. Yani bakış açımızı değiştirmek amaç. Eğer üniversitede bir araştırma görevlisi falan olsaydım muhtemelen bu kitap daha çok ilgimi çekecekti ama şu an çok da etkilendim diyemem. Çünkü çok fazla sayısal veri kullanılmış, çok resmi bir dille yazılmış olduğu için ister istemez okuması biraz zor oluyor. Kitapta büyük bir emek olduğunu inkar edemem çünkü kaynakça kısmı 10 sayfadan fazla. Çok fazla araştırma yapılmış, çok detaya girilmiş olduğu belli. Sadece 17 yaşındaki birine göre biraz ağır, sistematik kalıyor. Öyle işte. Bir sonraki kitapta görüşürüz..
"Daha güzel bir dünya yaratmak için, bugün başarıyı belirleyen şanslı farklılık ve keyfi avantajların yerini, fırsat eşitliğinin egemen olduğu bir toplum almalı." (Outliers)
Yine kısa bir kitap yorumu olacak, sizi sıkmayacağım. Bu kitabı, Başak Kablan'ın videosunda önermesi üzerine almıştım. Kitabı almama gerek yokmuş, çünkü Başak Kablan videosunda kitaptan çıkarabileceğimiz her şeyi zaten anlatmış. Yani videodan bağımsız olarak kitaptan ayrıca şunu anladım diyemiyorum. O yüzden siz bence videoyu izleyin, yine ilginizi çekerse kitabı da alırsınız.
"Daha güzel bir dünya yaratmak için, bugün başarıyı belirleyen şanslı farklılık ve keyfi avantajların yerini, fırsat eşitliğinin egemen olduğu bir toplum almalı." (Outliers)
12 Nisan 2020 Pazar
Uruk Arslanı Gılgameş
Bitirmekte epey zorlandığım bir kitapla geldim dostlarım. İnanın, haftalardır bitiremiyordum. Sanırım mitoloji kitabı okumak sandığım kadar kolay değilmiş. Bir de mitoloji okumaya 528 sayfalık bir kitapla başladıysanız benim gibi, hiç kolay değil. Kutsal kitapların çıkış noktası olarak kabul edilen Gılgameş destanının romanlaştırılmış hâli. Oldukça ilginç bir anlatım, müthiş bir çeviri. Karakterlerin isimlerini ve cinsiyetlerini akılda tutmak fazlasıyla zordu. Olayları bağdaştırmak da öyle. Eğer mitolojiye ilginiz varsa okuyun, muhtemelen beğenirsiniz. Roman tarzında anlatıldığı için aslında çok da sıkıcı değil. Sadece bazı mitolojik varlıkları okurken "saçmalık" diye düşündüğüm olmadı diyemem. Garipti, iyiydi, kafa karıştırıcıydı, güzeldi.. bilmiyorum kesin bir yargıya varmak mümkün değil. Öyle işte. Tutunamayanlar'dan sonra okuması en zor kitap benim için buydu.
"Senin gibi yaşamı arayan birini ölüm bile ürkütemez." (Uruk Arslanı Gılgameş-Akrep Kadın)
"Senin gibi yaşamı arayan birini ölüm bile ürkütemez." (Uruk Arslanı Gılgameş-Akrep Kadın)
3 Nisan 2020 Cuma
40'ının da Kulpu Kırık 40 Türk
Selaaam canlarımmmm!Özlendiniz. Ben yine bir Ahmet Şerif İzgören kitabı bitirdim. Evde kalıp kendini kitaplara verenlere dahilim şu aralar. Hemen kısa bir kitap yorumu yapacağım anlatacağım çok bir şey yok çünkü. Şöyle ki, ilk defa Ahmet Şerif İzgören'in bir kitabına çok bayılmadım. Aslına bakarsanız bu kitapla ilgili beklentim çok yüksekti ve beklediğim kadar mükemmel değildi. Eğer yazarın okuduğum ilk kitabı bu olsaydı belki diğerlerine bakmazdım bilmiyorum. Bir Türk mizah kitabı diyebilirim. Çok bilinen ünlü isimlerin Türk olsaydı nasıl bir hayatları olacağının görsellerle de süslenerek anlatılmış biçimi. Ufak iğnelemeler güzel. Ahmet Şerif İzgören'in mizah anlayışını zaten severim. Bu kitabı mükemmel bulmamamın sebebi, sanırım sırf aynı mizah şekli üzerine yazılmasıydı. Sanki burda yazılan her şey sadece konuşma arasında geçip gülünür ama bir kitap hâline getirilmesine gerek yokmuş gibiydi. Burda linç yemek istemem çünkü Ahmet Şerif İzgören açık ara farkla en sevdiğim yazardır ve şimdiye kadar 10 kitabını bitirdiğim tek yazardır. Sadece diğer kitaplarına nazaran benim çok beğenimi kazanamadı diyebilirim. Eğer hiç onun kitaplarından birini okumadıysanız bununla başlamayın derim. Hıdır Kişisel Gelişiyor mükemmeldi mesela. Ya da Süpermen Türk Olsaydı Pelerinini Annesi Bağlardı. Bu kitapları okuduktan sonra beklentiniz ister istemez artıyor ve Ahmet Şerif İzgören'in üslubunu da kavramaya başlıyorsunuz. Okuduğuma pişman değilim ama mutlaka almalısınız da diyemeyeceğim maalesef. Altını çizecek bir cümle de bulamadım dediğim gibi sırf mizah üzerine olduğundan kaynaklı. Tek günde bitirdim oturup gülebilecek bir şeyler arıyorsanız okuyun. Öyle işte. Bir sonraki kitapta görüşürüz, evde kalın, kitap okuyun dostlarım!
20 Mart 2020 Cuma
Kahve Tadında Hikayeler
Selam canlar!
Nasıl gidiyo evde hayat? Eminim siz de en az benim kadar sıkılıyorsunuzdur. Hele de benim gibi sosyalliğe ve arkadaşlarına düşkün biriyseniz işiniz ekstra zor. İnşallah bir an önce bu virüs dünyayı terk eder ve hepimiz rahatça sokağa çıkabiliriz. Ben şu sosyal izolasyon dönemi başladığından beri kitap okuyorum, puzzle yapıyorum, keman çalıyorum ve Friends izliyorum. Ders çalışmam lazım ve içimden zerre ders çalışmak gelmiyor. Sizde durumlar nasıl?
Kitaba gelirsek, Yediveren Yayınları'nın derleme bir kitabı. Kitap, her yaştan insanın okuyabileceği, çok boş zamanınız varsa ve zihniniz yoğun bir kitabı kaldıramayacak durumdaysa, okumanızı öneririm. Özellikle yeni kitap okuma alışkanlığı kazanmaya çalışan kişilerin okuması gereken kitap türü tam olarak bu tarz derlemeler. İçinde kısa ve özlü hikayeler var, okurken size tebessüm ettirecek türden. Biz ortaokula ilk başladığımız dönemde de Manolya Kokulu Hikâyeler falan vardı. Onlardansa bu bana daha güzel geldi açıkçası. Çocuklara uyumadan önce okunabilir falan. Öyle yani anlatılacak pek bir şey de yok. Kitabın içinden bi özlü sözle bitirelim:
"Diri aşk, ruhta ve gözdedir. Her anda goncadan daha taze olur, durur."(Mesnevi)
Nasıl gidiyo evde hayat? Eminim siz de en az benim kadar sıkılıyorsunuzdur. Hele de benim gibi sosyalliğe ve arkadaşlarına düşkün biriyseniz işiniz ekstra zor. İnşallah bir an önce bu virüs dünyayı terk eder ve hepimiz rahatça sokağa çıkabiliriz. Ben şu sosyal izolasyon dönemi başladığından beri kitap okuyorum, puzzle yapıyorum, keman çalıyorum ve Friends izliyorum. Ders çalışmam lazım ve içimden zerre ders çalışmak gelmiyor. Sizde durumlar nasıl?
Kitaba gelirsek, Yediveren Yayınları'nın derleme bir kitabı. Kitap, her yaştan insanın okuyabileceği, çok boş zamanınız varsa ve zihniniz yoğun bir kitabı kaldıramayacak durumdaysa, okumanızı öneririm. Özellikle yeni kitap okuma alışkanlığı kazanmaya çalışan kişilerin okuması gereken kitap türü tam olarak bu tarz derlemeler. İçinde kısa ve özlü hikayeler var, okurken size tebessüm ettirecek türden. Biz ortaokula ilk başladığımız dönemde de Manolya Kokulu Hikâyeler falan vardı. Onlardansa bu bana daha güzel geldi açıkçası. Çocuklara uyumadan önce okunabilir falan. Öyle yani anlatılacak pek bir şey de yok. Kitabın içinden bi özlü sözle bitirelim:
"Diri aşk, ruhta ve gözdedir. Her anda goncadan daha taze olur, durur."(Mesnevi)
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)