26 Eylül 2023 Salı

Gerginlik ve Öfkeden Çıkış Yolları

 



Herkese merhaba, bu bloğa yazı yazmayalı çok uzun zaman olmuştu ve işte, burdayım. Bugün sizinle, Dr. David Harold Fink'in "Gerginlik ve Öfkeden Çıkış Yolları" kitap yorumumu paylaşacağım. Kitabın yayınevi Erasmus yayınları. 318 sayfadan oluşuyor. Yazarımız bir doktor olmadanönce sosyoloji ve beden eğitimi dersleri vermiş, daha sonrasında tıp okumaya karar vererek doktor unvanını almış.

Ön sözde kitaptaki tüm örnek olayların gerçek yaşamdan uyarlama olduğundan bahsediliyor fakat tabii ki biraz daha değiştirilerek eklenmiş. Pavlov'un çok popüler köpek deneyine bolca atıfta bulunuluyor, psikoloji okumanın bana verdiği yetkiyle bu deneyi hocalarımdan onlarca defa dinlediğimi ve artık bıkacak seviyede bu deneye hakim olduğumu söyleyebilirim. Evet edimsel ve klasik koşullanma öğrenme psikolojisini oluşturan yapı taşlarından fakat her yerde bu deneyi görmek zorunda mıyım, bilmiyorum. "Teşekkürler Pavlov" diyorum ve devam etmek istiyorum. 

Yazar, bahsettiği her kavramı en az 3 örnekle açıklıyor ve bu da kavramların akılda kalıcılığını ve anlaşılırlığını artırıyor diye düşünüyorum.

Kitapta orta beynin önemine fazlaca vurgu yapılıyor, mesela şöyle bir cümle geçiyor: "Orta beyin, heyecanlarımızın yuvasıdır." Bu cümlede amigdalanın orta beyinde bulunmasına atıf yapıldığını görüyoruz. Amigdalanın yalnızca korkuyla eşleştirilmesini eleştiren yazar, zaten korkunun da bir heyecan türü olduğundan bahsediyor. Yine orta beyinle ilgili şu söz dikkatimi çekiyor: "Sağlıktan zevk almak için ilk olarak orta beyninizi düzeltmelisiniz." Sağlıktan zevk almaktan kasıt, sağlıklı olmanın farkında olmak ve şükür hissetmek anlamında olabilir diye düşünüyorum.

Kitapta uzun bir rahatlama-gevşeme egzersizinden söz ediliyor. Bu egzersizin aşama aşama yapılması gerektiği ve tonlarca faydası olduğu savunuluyor. Hatta bilimsel araştırmalarda bile kullaılmış, merak uyandırıyor doğrusu. Fakat bu egzersizlri yatağa çıplak yatarak yapmamız söylendiği için, evde tek yaşamayanlara uygun olduğunu düşünmüyorum.

Kitabın biraz daha psikolojiyle alakalı olmasını beklerken tıpla ilgili olduğunu açıkça görüyorum. Tıbbi terimler kitapa çokça yer alıyor.

Kitabın öz disiplinle ilgili yaptığı şu yorum dikkatimi çekiyor: "Bizim kişiliğimizin bütünlüğünü korumamıza yardım eden normal ket vurma alışkanlıklarına öz disiplin diyoruz." Açıkçası, bu tanıma katılıyorum. Bazen kişilik bütünlüğümüzü korumak için bazı şeylere engel olmamız, yani "ket vurmamız" gerkiyor. Bunu başarabilen insanların öz disiplini yüksek oluyor ve hedeflerine ulaşmakta diğer insanlardan daha başarılı oluyorlar.

Kitapta dili kullanmanın insan yaşamına büyük etkileri olduğundan bahsediliyor. Buna katılmamak mümkün değil, hatta bu yüzden "şiddetsiz iletişim" kitabı son zamanlarda en sevdiğim kitap ünvanını taşıyor.

Kitapta felsefe, dünyayı akıl yürütme yoluyla anlama çabası olarak bahsediliyor. Doğru fakat eksik bir tanım. Çünkü bana göre felsefe tek cümleyle anlatılamayacak kadar derin bir konu. Felsefe bütün bilimlerin atası fakat bir bilim değil. Cevaplardan çok soruların önemsendiği bir keşif yolculuğu. Feksefeyi "Sofie'nin Dünyası" kitabıyla sevmiş binlerce kişiden yalnızca biriyim.

Yazar, insanın kendi kendine bir otobiyografi yazıp  okumasının geçmişte yaptığı her şeye objektif bir bakış açısıyla bakmasına yardımcı olacağını düşünüyor. Ben de buna katılmak ve günlük yazmayı da bu kategoriye eklemek istiyorum. Zaten psikoloji sayfamda günlük yazmaktan sıkça bahsediyorum. Eğer ailelerin çocukların günlüklerini okuma gibi saçma bir huyu olmasaydı birçok insan günlük yazarak depresyonlarının birçok belirtisinden kurtulabilirdi diye düşünüyorum.

Son olarak kitapta insanlara karşı geliştirilebilen bir alerji türü olabileceği öne sürülmüş. Zaten halkın içinde biraz yaşamak insanlara alerji duymaya sebep olabilir çünkü etrafımız yığınla kötü ve cahil insanla dolu. Zaten bir sonraki kitabım bu yüzden Celal Şengör'den "Senin Cahilliğin Benim Yaşamımı Etkiliyor" adlı kitap olacak.

Son olarak kitaptaki en beğendiğim sözleri yazarak yazımı bitirmek istiyorum.

"İnsanlığın en karanlık kıtası iç dünyası, yani ruhudur."

"Korku, anlaşılması kolay, tipik bir heyecandır."

"...yetişkinliğin düşmanlığı ve gaddarlığı birçok şekilde oluşabilir. Onlar genellikle bir iyilik ve şefkat maskesi ardına gizlenir."

"Birlikte yaşamak zorunda olduğunuz kimseler, ruhunuzun en büyük tehlikesidir. Onlar sizi yükseltebilir ya da yıkabilirler. Onlar sizi acımasızca bağırtacak derecede öfkelendirebilirler."

Kitaba 10 üzerinden puanım 6. Özellikle önerdiğim kişiler şunlara ilgi duymalı: tıp, biyoloji, nöroloji, nöropsikoloji, psikiyatri.

Ayrıca 18 yaş altı bireylerin bu kitabı sıkıcı bulacağını düşünüyorum. Fikilerinizi yorumlarda belirtmeyi unutmayın, sizi seviyorum. Instagram psikoloji sayfam: saadetlepsikoloji. Kalın sağlıcakla.

7 Haziran 2020 Pazar

Kuyruklu Yıldız Altında Bir İzdivaç

Selaaam, bugün, çok tatlış bir kitapla geldim! Bu kitabın daha önce özetini okumuştum ve mutlaka tamamını okumalıyım diye düşünerek gidip aldım. Gerçekten beklentimi karşıladı, okuduğum edebi kitaplar içinde en beğendiğim bu oldu.

Hüseyin Rahmi Gürpınar, tam bir halk adamı. Halkın dilinden anlayan, kadınları çok iyi gözlemlemiş, safsatalarla çok güzel alay edebilen biri.
Kinayeleri, betimlemeleri ve diyalogları inanılmaz başarılı. Sokak ağzını kitaba harika yansıtmış, o zamanın gelenek göreneklerini çok iyi anlatmış, o zamanın güncel konusuna çok güzel değinmiş. Gerçekten hayran kalınası bir eser. Böyle hem fiyatı ucuz, hem de okuması keyifli eserlere bayılıyorum. Dönemin diğer yazarlarından bağımsız olması da ayrıca hoşuma giden bir şey. Asla klişeleşmemiş, tamamen özgün bir yazar olmasını seviyorum. Mutlaka okuyunuz.

"İtirafı zor olan hakikatlerin saklaması daha zordur." (Kuyruklu Yıldız Altında Bir İzdivaç)

31 Mayıs 2020 Pazar

Erkek, Kadın ve İlişkileri

Daha önce "Erkekler Mars'tan Kadınlar Venüs'ten" kitabını okumuştum, hatırlayanlarınız vardır. O kitabı yazan abimiz kendini tutamayıp bir de bunu yazmış. Bana sorarsanız iki kitap arasında bariz bir fark mevcut değil. Onu okuyanın bunu, bunu okuyanın onu okumasına gerek yok. Yorum için de o kitabın yorumları bu kitap için de geçerlidir.. teşekkürler.

25 Mayıs 2020 Pazartesi

Su Kanunu

Başarılı bir kitap kapağı, güzel bir konu başlığı. Suyun bilimsel faydalarının dinle de harmanlanmış bir öğretisi. Suyun nasıl tüketilmesi gerektiği, suyun dili, frekansı.. bilmediğimiz birçok yönüyle su. Özellikle oruçluyken suyun kıymetini ne kadar iyi anlıyoruz değil mi? Bu kitap bize su hakkında her şeyi sunuyor. Bu kadar nesnel bilgi içeren kitapları çok sevmediğimi bilirsiniz, ister istemez sıkıcı geliyor bazı kısımları. Bir de tekrara düşülen bölümler biraz can sıkıcı. Onun dışında hayatınıza güzel bilgiler katacağını ve ufak bir aydınlanma yaşayacağınızı temin ederim. Bir sonraki kitapta görüşmek dileğiyle.

"Kısacası kullandığın kelimeler suya yazı yazar, beyin bunları okur ve sen yaşarsın." (Su Kanunu)

23 Mayıs 2020 Cumartesi

Hamlet

Hamlet'in bende yeri çok ayrıdır. Babamla birlikte sahnede izlemeye gittiğim ilk ve tek tiyatro oyunu. İzlerken ayrı, okurken ayrı, canlandırmaya çalışırken ayrı heyecanlandım. Shakespeare okumak insana ekstra bir kültür kazandırıyor olabilir belki de. Bilmiyorum. Hamlet'in laflarıyla adam dövmesi en sevdiğim şey. Bu kitabı asla roman gibi okumadım bu arada. Sesli bir şekilde, her role kendimi kaptırarak okudum. Zaten o yüzden geç bitti. İçinden çıkarılabilecek bir ton mesaj var. Hamlet bize o kadar çok şeyi hatırlatıyor ki.. kitaptan çook fazla not çıkardım. Harika bir eser. Biliyorsunuz, kitaplar haklıdır. Hamlet ise en haklısı:

"Bilinç böyle korkak ediyor hepimizi. Düşüncenin soluk ışığı bulandırıyor yürekten gelenin doğal rengini." (Hamlet)

8 Mayıs 2020 Cuma

Dönüşüm

İnanılmazdı. Bazı kitaplar vardır bilir misiniz, basit bir öykü ya da masal gibi okursunuz ve içerdiği manayı anlamanız için defalarca okumanız gerekir. Küçük Prens gibi, Hayvan Çiftliği gibi. Dönüşüm de bu kitaplardan biriydi. Bir insanın hamam böceğine dönüşme hikayesi. Bu kadar basitçe anlatabilirsiniz, içindeki asıl anlatılmak isteneni göremezseniz.

Kitabın sonuna eklenen Kafka'nın mektupları çok etkileyiciydi. Belki o kısmı okumasaydım kitabın ne anlatmak istediğini de tam çözemezdim. Daha iyi anlamak için daha sonra tekrar okumayı düşünüyorum. Çeviri de mükemmeldi. Kafka'nın alışılmadık üslubu gerçekten ilgi çekici. Daha önce Şato kitabını okumuştum ve çok karmaşık gelmişti. Bu kitap da aksine, okuması çok kolay fakat içerdiği anlam ve vermek istediği mesaj çok derin. Herkes okumalı. Hepimiz defalarca okumalıyız. Analiz ederek okunmalı.

"...yazarak bir deneyim kazanmıyor insan, olsa olsa mutluluk nedir, sezer gibi oluyor." (Franz Kafka)

5 Mayıs 2020 Salı

Henüz 17 Yaşında

Mayıs ayının ilk kitabını bitirdim! Mayıs ayına bu güzel türk edebiyatı klasiklerinden bir eserle başlamak gerçekten çok güzel oldu. Bu kitabı 17 yaşına girdiğim için kendime doğum günü hediyesi olarak almıştım ve gerçekten çok beğendim. Kitapta 17 yaşında, fuhşa zorlanmış Kalyopi isminde bir karakterin içinde bulunduğu hayattan Ahmet Efendi sayesinde kurtulma hikayesi anlatılıyor. Çirkin tabirlerle anılan bu kadınların aslında nasıl zorluklarla bu işe mecbur bırakıldıklarını gözler önüne seriyor. Empati ve merhamet duygularımızı harekete geçiren bu eser beni fazlasıyla etkiledi. Kitabın dili son derece sadeleştirilmiş ve anlaşılmaz hiçbir tarafı yok. Bence mutlaka okumalısınız. Beğeneceksiniz..

"Dünyada en ciddi mutluluk varsa o da insanın gerçekten mesut olduğunu kendi kendisine inandırabilmesinden ibarettir. Buna iç huzur derler ki o da ümitlerin kuvvet derecesi kadar kuvvetli olabilir." (Henüz 17 Yaşında)