Son zamanlarda hep "ne haddime bunu yorumlamak" dediğim kitapları yorumluyorum, hep büyük önem taşıyan kitapları okuduğumdan olsa gerek. 1984, bir distopya eseri. Çeviriyi yapan Celâl Üster'in distopyaları açıklamak için kurduğu cümle çok hoşuma gitti. "Ütopyalarda insanlığa sunulan bir 'düş'tür, distopyalarda ise 'karabasan.'"
Sanırım en doğru açıklama bu olmuş. Gerçekten de 1984'ün ürkütücü bir dünyası var. Her yaptığınızı gözetleyen ve yöneten bir "Büyük Birader" var ve bu öyle bir güç ki sizi düşünceleriniz için buharlaştırabilir, cinsel birlikteliklerinize karışabilir, her yaptığınızı kayıt altına alabilir ve ansızın kendinizi tutuklu bulabilirsiniz. Bu gücün tüm dünyaya hükmetmesi, kontrol etmesi, kendi dilini oluşturması, yenisöylem le birlikte kelimelerin anlamlarını tamamen değiştirmesi, bazı kelimeleri yok etmesi, insanların içini boşaltıp nefretle doldurması... Birçok korkutucu şey. Aslına bakarsanız şu anda bu güç bence teknoloji. İnternet, Google, aslında bunu yapan güçler. Ne kadar önemsemesek de, internetle veya telefon,bilgisayar gibi iletişim araçlarıyla yaptığımız her şey aslında kayıt altında ve birilerinin elinde. Yaptığımız telefon görüşmeleri, fotoğraflarımız, mesajlarımız, konumumuz, hepsi onların elinde. Ve eğer bir gün çıkıp bizi düşüncesuçu gibi şeylerden tutuklayacak olurlarsa, bunu yapmaları hiç de zor olmayacaktır. Yapay zeka geliştikçe,sosyal medya geliştikçe,internet ağı geliştikçe, birileri "Big Brother" olacak ve gerçekten de bizi kontrolleri altına alacaklar. Bizi hipnotize edecekler. Zorla "2+2=5" dedirtecekler. Öyle ki bizi buna inandıracaklar ve hatta "2+2=4" doğrusunu bildiğimizi bile bize unutturacaklar. Hem edebi, hem felsefi, hem sosyal, hem siyasi anlamda çok önemli bir yere sahip olan bu eser, "mutlaka okunmalı" kategorisinde herkesçe yer almaktadır. Bence de bu böyledir.
"NASIL'ını anlıyorum, NEDEN'ini anlamıyorum."(1984)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder