31 Aralık 2019 Salı

Gün Olur Asra Bedel

Selam canlar! Hiç uzatmdan kitabı anlatacağım. Tek kelimeyle özetlemem gerekseydi, karmaşık derdim. Çok bir şey anlamadım, kimin erkek kimin kadın olduğunu anlamakta bile zorlandım. Belki benim zihnim çok yoğun olduğu içindi, belki de sadece bana göre bir kitap değildi. Cengiz Aytmatov bana hitap etmedi maalesef...

"Kuğu kuğusundan ayrı düşende, güneş bile gözüme kapkara bir leke olarak görünür."

27 Aralık 2019 Cuma

Lyon'da Düğün

Yine bir Cumartesi sabahı başlanıp bitirilen bir kitap. Dün akşam saydım, Stefan Zweig'tan tam 4 tane kitap okumuşum, bu da beşincisi. Stefan Zweig'ın dilini çok sevdiğimi zaten Amok Koşucusunu anlatırken de söylemiştim. Tekrar tekrar aynı şeyleri yazmak istemiyorum.

Bu kitap, üç küçük hikayenin birleşiminden oluşuyor. "Lyon'da Düğün", "İki Yalnız İnsan" ve "Wondrak". İlk hikayeyi okurken ağladım. Gerçekten kısa ve hüzünlü bir hikayeydi, güzeldi. İkinci hikaye de çok kısaydı ve olmasa da olur gibiydi. Son hikaye en uzun olandı ve gayet güzeldi. Bu üç hikayenin ortak özelliği, toplumdan dışlanan kişileri içermesi olabilir. Gerek dış görünüşünden olsun, gerekse fikirlerinden dolayı önemsiz görülen ve dalga geçilen, gözardı edilen insanlardan bahsediyorlar. Okuduğum 5 kitap arasından Stefan Zweig'ın en sevdiğim kitabı ünvanı "Amok Koşucusu" nda. Bu da kötü bir kitap değil tabii ki ama o bana daha çok hitap etmişti, bilemiyorum. Kitaptaki sadece bir cümleyi defterime not ettim. Onu sizinle paylaşıcam ve yazımızı bitirmiş olacağız. Unutmayın, kitaplar hep haklıdır...

"Hayır, o mutluydu, sonsuzca mutluydu, çünkü sevdiğiyle aynı saat öleceğini biliyordu ve biri diğeri için yas tutmak zorunda kalmayacaktı." (Lyon'da Düğün)

20 Aralık 2019 Cuma

Amok Koşucusu

Sabah 6.30 da okumaya başladım ve 8.30 da bitirdim. Stefan Zweig hakkında ne diyebilirim ki? Müthiş. Sadece müthiş. Bu adamın ruhsal çözümlemelerine bayılmayan da ne bileyim arkadaşlar yani söyleyecek kelime bulamıyorum.

İnanılmaz güzel bir anlatım, inanılmaz güzel bir çeviri, inanılmaz güzel tasvirler... Hepinizin kitaplığında olsun tamam mı? Hem bu kadar ucuz, hem bu kadar kısa, hem de bu kadar etkileyici başka bir kitap bulamazsınız. Sadece alın ve okuyun. Başka bir şey demiyorum. Zaten Stefan Zweig mutlaka okunmalı. Ben daha önce iki tane daha kitabını okumuştum ama bu çok farklıydı ya cidden. Umarım bir gün tüm kitaplarını okurum. Ölmeden önce yapılacaklar listeme bunu ekledim bile. Bence siz de ekleyin. Öyle işte. Hadi bir cümleyle bitireliim!

"...en sonunda uykuya dalabildim; bu boğucu, vıcık vıcık uyku, hayat ile ölüm arasındaki bu koşuda verilen tek molaydı."(Amok Koşucusu)

Sinekli Bakkal

Yine dolmuşta biten bir kitap ve dolmuşta yazılan bir blogla karşınızdayım. Yine bir edebi yazarın okuduğum ilk kitabıyla burdayım. Halide Edip Adıvar. Mükemmel bir kariyer hayatına sahip, fazlasıyla başarılı ve önemli biri. Özellikle o dönemde İngilizcesiyle de ön plana çıkmış olması beni çok etkileyen özelliklerinden.

Sinekli Bakkal hakkında da yorum yapmak haddime değil ama biraz eleştireceğim. Öncelikle bana çok karmaşık bir anlatım gibi geldi. Bir türlü tam olarak akıcılık sağlanamamıştı. O yüzden beni kendine bağlayamadı. Belki ilerde tekrar okumalıyım emin olamıyorum sadece bana hitap etmedi diyebiliriz.

Dili gayet sade ve anlaşılırdı fakat yazım hataları vardı, Halide Edip zaten bu konuda çok eleştiri almış öğrendiğime göre. Öyle işte edebi bir eser tabii ki okunmalı, her okuyan farklı bir şey düşünecektir. Lakin benim içimde güzel hislere yol açmadı diyebilirim.

"Fakat o, fikirlerinden ziyade insanlara, yaşayan şeylere bağlı, sevdiği vakit ölüme kadar sever, en küçük şefkat tecellisiyle kalbi atar bir kadın olacaktı."
(Sinekli Bakkal)

Kitaplar her zaman haklıdır..

10 Aralık 2019 Salı

Kuyucaklı Yusuf

Herkese iyi akşamlar!
Bugün, Sabahattin Ali'nin "Kuyucaklı Yusuf" kitabından bahsetmek için sizinleyim. Açıkçası kendime bazen çok sinirleniyorum. Neden bu kadar kıymetli yazarları bu kadar geç okuduğumu sorguluyorum. Eğer Betül bu kitabı bana ödünç vermeseydi belki ben birkaç yıl daha geç kalacaktım Kuyucaklı Yusuf'a.

Böyle edebi değeri olan kitapları yorumlarken aşırı tedirgin oluyorum. Çünkü ne haddime Sabahattin Ali'yi yorumlamak..

Öncelikle, Sabahattin Ali'nin inanılmaz bir tasvir ustası olduğunu düşünüyorum. Mükemmel betimlemeler var ve gerçekten sizi hikayenin içine çekiyor. Kitabın Edremit'ten, Kuyucak'tan bahsetmesi de güzel. Dönemin özellikleri harika yansıtılmış, dili çok yalın ve anlaşılır, sıfır yazım hatası, sıfır kötü sayfa. Gerçekten vaktim olsa tek günde bile bitirebileceğim bir kitaptı.

"Saadet, hayatı olduğu gibi kabul etmektir." (Kuyucaklı Yusuf)

5 Aralık 2019 Perşembe

İyi Düşün Doğru Karar Ver

Selam!
İlk defa, dolmuşta yazıyorum çok tuhaf. Okulda bitirdim kitabı ve dolmuşta kitap okuyamayacaksam blog yazmalıyım diye düşündüm. Şimdi sadede gelelim.

Kitabımız psikolojik bir fikir kitabı. Kitaba başlarken klasik bir kişisel gelişim kitabı diye düşünmüştüm ama beni yanılttı. Yanıltmasından da şikayetçi değilim. Sevgilisine evlilik teklifi edip reddedilen psikoloji okuyan birinin, eski bir psikoloji uzmanıyla yaptığı konuşmaları içeriyor. Böyle anlatınca çok sıkıcı gibi durdu ama öyle değil. Psikolojiyle ilgileniyorsanız, psikoloji okumayı düşünüyorsanız, bilgi birkiminizi artırmak ve psikoloji konusunda bir nevi aydınlanmak istiyorsanız bu kitabı mutlaka okuyun. Bir fikir kitabından çok, bir ders kitabına benziyor. Çok fazla şey öğretti bana. Özellikle "paradigma" kavramını öğrendim ve gerçekten kendimi üstün zekalı gibi hissetmeme sebep oldu. Psikolojiyle uzaktan yakından alakam yok diyorsanız asla önermem çünkü bitiremezsiniz, sıkılırsınız. Ama eğer benim gibi psikolojiye bayılan biriyseniz, başucu kitabınız olmaya aday. Geleneğimiz devam ediyor:

"İlişkilerinde duygusal banka hesabını sürekli dolu tutmaya özen gösteren kişinin ilişkileri olumlu yönde gelişmeye devam eder." (İyi Düşün Doğru Karar Ver)


2 Aralık 2019 Pazartesi

İnsan Ne ile Yaşar?

Tolstoy'dan bir dünya klasiği, "İnsan Ne ile Yaşar". Çok etkileyici bir kitaptı. Çok akıcı, çok öğretici, çok değerli. Tolstoy'u yorumlamak haddime değil ama zaten kötü eleştirilecek bir kısmı olmadığı için haddimi aşan bir cümle de bırakamam buraya.

En başta üç sorunun cevabını aratıyor kitap. "İnsanın içinde ne yaşar?" "İnsan ne ile yaşar?" "İnsanlara ne verilmemiştir?" Bu soruları kendinize göre cevaplayıp yorumlara yazabilirsiniz. Birçok büyük yazarı bu sene ilk defa okudum, herkese geç kalmışım. Kitap, bize "tanrı" algısının birçok bakış açısında gösteriyor. Okurken çok düşündüren bir kitap olduğu kanısındayım. Okumazsanız pişman olacağınız bir kitap. O zaman, Tolstoy'un haklı olduğu bir cümleyle bitiriyorum:

"Sakın aklınızdan çıkarmayın, gerçekten önemli olan tek bir an vardır:Şimdi! En önemli an yaşanılan andır, şimdidir; çünkü yalnızca şimdiyi değiştirmeye gücümüz yeter." (İnsan Ne ile Yaşar)